İbn Mes‘ûd, İbn Abbas ve Enes’in rivayetlerinde Buhârî ve Müslim ittifak etmekte, İbn Ömer’in rivayetinde Müslim yalnız kalmakta, diğer sahâbîlere isnad edilen rivayetler
ise bu iki eserin dışında kalan kaynaklarda yer almaktadır. Buhârî ve Müslim’de İbn Mes‘ûd’dan nakledilen üç farklı rivayet vardır
(Buhârî, “Menâḳıb”, 27, “Tefsîr”, 54/1; “Menâḳıbü’l-enṣâr”, 36; Müslim, “Ṣıfâtü’l-münâfıḳīn”, 44-45).
Bunlarda sözü edilen haberin İbn Mes‘ûd’a isnadı sahih olmakla beraber gerek metindeki ifadelerden gerekse muhaddislerin açıklamalarından (Ali el-Kārî, I, 585)
mevkuf olduğu anlaşılmaktadır. İbn Abbas kanalıyla gelen rivayet ise Buhârî’de üç,
Müslim’de sadece bir yerde tahriç edilmiştir (Buhârî, “Menâḳıb”, 27, “Tefsîr”, 54/1; “Menâḳıbü’l-enṣâr”, 36; Müslim, “Ṣıfâtü’l-münâfıḳīn”, 48).
İbn Mes‘ûd rivayetiyle İbn Abbas rivayeti büyük benzerlik arzeder; bunların metinleri aynı olduğu gibi senedlerinde de sadece sahâbeden rivayette bulunan kişiler farklılık gösterir.
Bazı muhaddisler, inşikāku’l-kamerin hicretten beş yıl önce vuku bulduğunu ve bu tarihte Abdullah b. Abbas’ın henüz dünyaya gelmediğini
dikkate alarak onun bu olayı müşahede edemeyeceğini, ancak bir başkasından (muhtemelen İbn Mes‘ûd) duyarak nakletmiş olabileceğini belirtirler (İbn Hacer, XV, 26; Aynî, XVI, 55).
Enes b. Mâlik’e atfedilen rivayet de Buhârî ve Müslim’de yer almıştır (Buhârî, “Menâḳıb”, 27, “Tefsîr”, 54/1, “Menâḳıbü’l-enṣâr”, 36; Müslim, “Ṣıfâtü’l-münâfıḳīn”, 46-47).
Buna göre müşrikler Hz. Peygamber’den mûcize istemiş, Resûl-i Ekrem de ayın iki parçaya ayrılışını kendilerine göstermiştir.
Hadis metninde yer alan “gösterme” ifadesinin, ayın fiilen iki parçaya ayrıldığı mânasına değil müşriklere ayrılmış gibi gösterildiği mânasına alınması da mümkündür.
Ayrıca bazı hadis tenkitçileri, hicretten önce Mekke’de vuku bulduğu söylenen ve o sırada dört beş yaşlarında bir çocuk olan Enes’in Medine’de iken olayı görmesinin mümkün olmadığına,
bu sebeple İbn Abbas rivayeti gibi bunun da mürsel sayılması gerektiğine dikkat çekerler (İbn Hacer, XIV, 129; Ali el-Kārî, I, 585-586).
Abdullah b. Ömer’den gelen rivayet Buhârî tarafından tahriç edilmemiş, sadece Ṣaḥîḥ-i Müslim’de yer almıştır.
Metinde Hz. Peygamber’den üçüncü şahıs olarak söz edilmesi, olayın vuku bulduğu sırada beş yaşlarında olan İbn Ömer’in bunu büyük ihtimalle
İbn Mes‘ûd’dan duymuş olabileceğini, hatta râvinin sadece Abdullah şeklinde zikredilmesi sebebiyle İbn Mes‘ûd’un İbn Ömer ile karıştırılması ihtimalini akla getirmektedir.
Cübeyr b. Mut‘im kanalıyla gelen rivayeti ise Ahmed b. Hanbel (IV, 82), Tirmizî (“Tefsîr”, 54/5) ve Ebû Dâvûd et-Tayâlisî (Müsned, s. 38) tahriç etmiştir.
Ebû Bekir İbnü’l-Arabî bu rivayetin münkatı‘ olduğunu bildirir;
Kaynak:
İslam Ansiklopedisi