Bilgi Beyin Biyokimya

Anlaşılması gereken en önemli konulardan biri, beynin yeni bir bilginin oluşumu için bir dizi biyokimyasal işlem yaptığıdır. Bilgi nöronlar arasında bağ kurularak oluşur. Beynin elastikliği burada devreye girer. Burada elastiklik bağın oluşma hızını etkiler.

Bir şeyi bir anda öğrenmek mesele. Defalarca yapa yapa, tekrar ede ede o bağları oluşturmaya uğraşıyorsun. Ağırlık kaldıra kaldıra kasları büyütmeye çalışmak gibi.

O kasları ağırlık kaldırarak büyütmeye çalışan ve bu işe baş koyanlar, beslenmelerine kimi durumlarda akla zarar seviyelerde dikkat ederler. Yok günlük vücut ağırlığı*2 gr protein, yok spor öncesi şu protein, yok spor sonrası şu protein, yok günlük şu kadar maks kalori, yok kolun en fazla kaç santim olur: %9 yağ oranında 43,   yağ oranında 49. Bu derece hassa bu işi çözmüşler.

Hepsi beyin içinde geçerli. Öğrenmede ve beyni kullanmada işin bu beslenme boyutu da var ki body building teki incelikleri aratmaz.

Velhasıl toplamda bütün dava bu beyne yazma davası değil mi? Bütün bu okul, bütün o kurslar, eğitimler, kazanılması gereken özellikler... Hepsi beyne yazma ile ilgili değil mi?

O zaman düşündürücü bir manzara açığa çıkıyor. Bazı koşullar yerine gelmeden, bazı ilerlemeler zor.

El frenini çekip gaza basmak gibi bir durum olabilir. Sonrada neden ilerleme sağlanamadığı bir türlü anlaşılamaz.

Öte yandan insana bunların hepsi hikaye gelir. Yok abi ya, öğrenen öğrenir, kimse bahane aramasın şimdi yok onu yedin, yok bunu içtin.

Hımm. Ben hiç kas yapan kas yapar, kimse bahane aramasın şimdi, yok onu yedin yok bunu yedin, git salona aban ağırlığa diyen duymadım.

Haa üç tip vücut vardır. Bunlardan biri Arnold'ın vücududur. Adam hiç salona girmese zaten body yapmış gibidir. Ama o adam da bir disipline girince, bilmem kaç kez ardarda dünya şampiyonu oluyor.

Bundan dikkate değer sonuçlar çıkar.