×

Yeryüzünde Ben

Yeryüzünde bir ben varım,
Başka tek kişi yok benden,
Sen dersin ki ben de varım,
Ama sen de bensin zaten.

Tek başıma bu dünyada,
Başıma neler gelmedi,
Acımadan defalarca,
Kana buladım kendimi,

Kendimi gemilere doldurup,
Köle diye koydum yola,
Ölümüne çalıştırıp,
Ölüm dedim size mola.

Ben, benleri grup grup,
Odalara doldurup,
Gaz vererek öldürdüm,
Ne yaşamlar söndürdüm.

Kendimi yok etmek için,
Haki makinalar yaptım,
Bir ben varken bu dünyada,
Benim olsun dedim dünya.

Kendimden çaldım, kendimi,
Basit meseleden vurdum,
Ben bana bunu yaptım da,
Bana yapılınca kudurdum.
2005

Korkmayın

Korkmayın,
Beni bir daha görmeyeceğiniz,
Günde gelecek,
Ne sesim ulaşacak,
Kulağınıza bir daha,
Ne cismime çarpıpta güneşin ışıkları,
Gözünüze varacak.
Bir gün gelecek ki, ondan sonraki her gün,
Biraz daha silik olacak, kafanızda yüzüm,
O gün gelene kadar, gördüğünüz bedenim,
Size yakın gözükse de, fersah fersah uzağız biz,
Siz siz bile değilsiniz aslında benim için,
Siz dün siz dediklerimin, yerindekilersiniz,
Siz bugünün hayalleri, onlar gerçeği geçmişin,
Siz bir gün tarih olacak, anlık karakterlersiniz,
Baktığımda yüzünüze, her gün görüyorum bunu,
Yüzlerce yüz var aklımda, geçmişime gömülü,
Yüzlerce yüzde ufkumda, silinmeyi beklemekte,
Ölünce kendi yüzümde, silinecek elbette.

Sizin bensizliğinizden, zevk duyarım sizin için,
Dünkü bensiz hisleriniz, yarın da bensiz sevinin,
Birkaç günlük varlığımı, varlıktan saymayın sakın,
Buradaki vaktim benim, ömrü kadar sineğin,
Doldurunca vademi, unutup her birinizi,
Geleceğe koşacağım, ölünüzü dirinizi,
Bir tutacağım kafamda, unutmanın en temizi,
Olmayan karakterleri, var göstererek kendime,
Karıştırarak kafamı, hayallere katıp sizi,
Gerçek görünen sizlerin, sileceğim izlerini,
Berraklaşmış bir beyinle, yolumun devamı için,
Gerekirse gerçek hayal, hayaller benim gerçeğim.


Nisan 22, 2004

İlgime Tepkisi

Ben onun için aslında,
Sigaradan beterdim,
Farkında değildi bence,
Mümkün mü ona ilgimin,
Onu etkilememesi,
Mümkün mü hayır demesi,
Tombul tavuğa tilkinin,
Ben çıkınca hayatından,
Sönmeyecek mi bir ışık,
Daha güzel mi olacak,
Yokken biri ona aşık,
Daha güzel mi olacak,
Bilmeden, o uyurken,
Biri var onu düşünen,
Onu umursayan biri,
Merak eden halini.
Hiç te iyi olmayacak,
Ben gidince anlayacak.

Kasım 15, 2006

Yüklerin Akışı

Yağmur yağmadı günlerdir, ondan mı ki bu karanlık,
Her yer siyaha gömülü, odam siyah yüklü sandık,
Bekledik, çok bekledik, birazdan gelecek sandık,
Su yetmeyince barajda, tirübünler mi dönmedi,
Son altı ay böyle uzun, lambalarımız sönmedi,
Karanlık bu yüzyılda, kafalarda zaten fazla,
Beyinler daha aydındı, aydınlık gelirken gazla,
( Eskiden gazla çalışan lambalar vardı)

Bu gece şu anlaşıldı, sevgilisiz çekilmez,
Elektriksiz geceler, geceler bitmek ne bilmez,
Şu an şanslı sevgililer, depolu artı-eksi yükler,
Konuşmalar devam eder, uzaksa da mesafeler,

Ama bitince yüklerin, sesi gönderen akışı, (cep tel.in pili)
Başlayacak hasretin, aşık kalpleri yakışı,

Bu ne kadar mı umrumda? Yahudilerin Hitlerin,
Umrunda olduğu kadar, işte öyle içim serin,

Ben ki onu gördüğüm gün, onsuz olmak beni buldu,
Sevgililerin hedefi, “mutlu son”suz olmak sonumdu,

Bugün durakta beş kişi, aramızda sıralandı,
Ben önde,o geride, bende tek his heyecandı,
Biliyordum arkamdaydı, daha gelmeden görmüştüm,
Onunla arama duvarı, heyecanımla örmüştüm,
Kalbimin atışı hızlı, hızlı düşüncemin akışı,
Ve hafif tatlı bir korku, yakalar mı beni bakışı,
Bir bakıversem, bir görsem, bir saniye geri dönsem,
Şu an közüm, bir an için alev alsam, yine sönsem,
Gördü mü beni acaba, gördü görmezden mi geldi,
Görüp te görmese de, orda olması güzeldi,
Saniyenin binde biri, düşüncenin bin türü,
Oracıkta tutsak etti, benim emsalim bir hürü,

Kımıldayamadım, durdum, zıplayamadım yanına,
Ben de şaştım, ne heyecan, bende şaştım, vay canına,

Halbuki dün çok istedim, onu görmeyi yeniden,
Şaka gibi göstererek, çok seviyorum seni ben,
Demeyi bile düşündüm, sıra bir yandan ilerler,
Elektrikse hala yok, su da kesilecek şimdi,

….Su hayattır, ve akışı yükün akışına bağlı,
Akınca yük, su pompası çalışınca, var suyumuz,
Şubat 19, 2007

Sırada ben ilerledim, sonra bindim otobüse,
Aramız onunla garipti, ne barışa ne de küse,
Benziyordu ilişkimiz, bunlar hep benim kuruntum,
Oysa eminim uzaktı, tüm bu tarz düşüncelerden,
Bıkmış bir havası vardı, bencelerden sencelerden,
Ben korkar hale gelmiştim, ona bir konu açmaktan,
Konuşmamız buz tutmuştu, farksız akarken ırmaktan,

…Elektrikte yüklerin, bende hislerin akışı,

Onda elektrik vardı, bende his akımı oluşturan,
Göğsümün solunda pompa, durup vuran durup vuran,
O akımla dipdiriydi, hızlıydı kan dolaşımım,

Bindim üç beş adım attım, camdan onu izledim,
Bir ihtimal beni görür, bakışlarımı gizledim,

Son derece net biçimde, o karşımda duruyorken,
Görür korkusu içimde, bakmayı durdurdum erken,
Ama bir ara yine de, tekrar yokladım ordamı,
Gözü bir an sola kaydı, tekrar döndüm arkamı,
20 subat 2007

Acaba nasıl biriydi? Biriken ne çok soru var,
Sorular beyin kiriydi, bir yolunu bul soru ver,

Bazen sevgim zirvedeydi, oydu kalbimin perisi,
Bir an gözgöze gelelim, umrumda değildi gerisi,
Ne öncesi ne sonrası, onunla kısa bir an,
O an içinde unutmak, aslında çoğu şey yalan,
Aslında kandırıldık, aşkların böylesi boştu,
Mecnun Leylanın aşkıyla, boşuna yandı, tutuştu,
Mecnun da anladı bunu, Leyla'sı ona dönünce,
Zor nokta o, orada his ince, ince düşünce,
Belki Leyla yalan ne, onu görmek için vardı,
Önce Mecnun olup Leylaya, sonra onu aşmak kardı,

O an içinde unutmak, yalan ne veya gerçek ne,
Ben ne, o ne, bu kime ne, çift olmak ne , tek ne,
Yalnızlıkta problem ne, teki çifte çeken ne,

Mart 7, 2007

Bir Bitiş

Denizin ortasında, muhteşem bir karanlık,
Yürekleri titretir, düşüncesi bir anlık,
Olmanın o mekanda, tuzlu suyun içinde,
Bilmenin, hissetmenin, aç balıklar peşinde

Burası da neresi, ben kara canlısıyım,
Demekte fayda var mı? Biraz sonraki kıyım,
Kana boğacak suyu, gecenin yarısında,
Yükselecek feryadın, ölüm okyanusunda.

Yalnızsın, yapayalnız, her yer uçsuz bucaksız,
Buralar işte böyle, bir sıcacık kucaksız,
Kucaklar belki seni, bir balığın dişleri,
Sevmezdin değil mi sen, böylesi bitişleri.

Yoruldun su içinde, su sana yabancı ya,
Dayan bir süre daha, kolundaki sancıya,
Ne içindir bu gayret, yok ki açıklaması,
Sonun mutlak bir ölüm, eziyette cabası.

1998

Ölümler

Ölümler de cins cins, çeşit çeşit ölüm var,
Kiminin yeri toprak, kiminin toprağı kar,
Kimisi paramparça, kimine deniz mezar,
Bakalım bize felek, ne çeşit ölüm yazar.

Ağustos, 2002

Deniz

Deniz, sende mutluluk, güzelliğin aslısın,
Bazen pırıl pırılsın, bazen sanki yaslısın,
Sana özgü şimşekler, dalgalar sana özgü,
Aydan çekelenince, nasıl ihtiraslısın,

Gizemin çekeledi, yüzlerce yıl insanı,
Can verdi sende canlar, damla akmadan kanı,
Ama pek düşmanın yok, muhabbet miraslısın,
Ve kara değil sensin, gezegenin hakanı.
Mayis 2008

Kaybedenlerden

Sonunda işte bende,
Kaybedenlerden oldum,
Hiç beklemezdim bunu,
Aklım almıyor bile,
İçim acıyla dolu,
Nasıl yenildim nasıl,
Söylemek kolay dile,
Hedeflerim güneş gibiydi,
Hedeflerim şimdi,
Yıldızlar kadar parlaklar ancak,
Ve yıldızlar kadar uzaklar hedeflerim,
İşte böylece benimde kapanıyor defterim,
Sanki en güzel netice,
Sanki yaşamın sonu,
Hedeflerim,
Yıldızlar kadar uzaklar bana madem,
Ömrümün geri kalanı,
Ömür denen bir matem,
Ah ile vah etmenin,
Bir anlamı yok tabi,
Yok tabi bir anlamı,
Boş boş seyretmenin,
Dolu dolu gözlerle,
Parlayan yıldızları,
Ömrümün gerisi bilmem,
Böyle hep hicranlımı.

Şubat 9, 2004

Çokları

Çokları, çoklarını tanısa da tanımaz,
Çoklarından biri beni de tanımaz çokları,
Benden bir damla düşünce, sanarlar ki kanım az,
Kanıma bulanmak ister, beni bilmeyen çokları.

Çokları, suskun durunca beni puskun sanar da,
Laflarının ardı gelmez, çok konuşur çokları,
İlkel lafları adeta, barbarların okları,
Kan gibi laf akıtayım diye bekler çokları.

Çokları, gülünce ben, gülüm sanar da çokları,
Dikenimi hesap etmez, kara saçımın akları,
Çoklarının derdindendir, ayrıca dikenimdendir,
Kendime bile batar da, bunu anlamaz çokları.

15 Haziran, 2004

Silahlar Dağlar ve Biz

Ruhumuz dost doğdu bizim, silah düşman idi bize,
Düşman peydah oldu bize, meydan okur oldu bize,
Silah düşmanın düşmanı, düşmanın düşmanıysa dost,
Silahlar dost oldu bize, dağlar mekan oldu bize.

Silah tutmaksa mesele, silahı da tutarız biz,
Tetik çekmekse mesele, tetiği de çekeriz biz,
Şeritleri boynumuza dolarız ve zevk duyarız,
Dağların kanunu neyse, seve seve uyarız biz.

2004

Anlar

Hayat her yerinde,
Geçmekte yeryüzünün,
Moskova’da bu akşam,
Pasta yapmış Olga,
Kimbilir Lynn ne yapıyordur şu an,
Belçika’da,
Newyork’ta şimdi öğlen vaktidir,
Ne felaket trafik vardır kimbilir,

İsrail’de küçük kızların,
Bombaların üstüne,
Bizden size hediye,
Yazdığı anlar da vardı,

Ve o bombaların patladığı anlar da,
Çocukların kafasında Lübnan’da
Yeryüzünde insanlarca yaşanan,
Anlardı.

Eylül 19, 2006

Genç

Yaşı seksen,
Aklında bin bir düşünce,
Önünde yapacak,
Yüzlerce iş,
Öğrendiği dillerden,
Bu sekizinci,
Gelecek hafta bundan,
Sınava girecekmiş.

2007

Tuvalet

İnsan oğlunun sorunu,
Yüzyıllardır bitmez, biliriz,
Torunun torunu,
Çünkü bizzatihi biziz,
Binlerce yıl insanoğlu
Yedi ve o binlerce yıl,
Hem .ıçtı, hem de .şedi.
Sonunda icab etti ki, 
İcat etti tuvaleti.

İcat etti, medeniyet,
Kullanması bir meziyet,
Oradaki faaliyet,
Başlı başına ciddiyet.
Ciddiyet ama zor değil,
Biraz olsa hassasiyet.

Bir gün tuvalete girdim,
Yine yuh dedim, yine yuh,
Bir beden dikilmiş orda,
İçinde sorunlu bir ruh,
Nasıl yapmışsa işini,
Bir kaç damla çişini,
Bırakmış, sanki nümune,
Klosetin üzerine,
Bırakmış ve hiç dememiş,
Kloseti kaldırayım,
Hadi kaldırmadı, unuttu,
Ve beceriksizdi, damlattı,
Yumdumu sonra gözünü,
Umarsızca döndü mü?
Bu adamın kalbinde,
Duyarlılık söndü mü?
Çıkarken ne düşündü,
Gelecek olanlar için,
Kendince gurur mu duydu,
Gösterisiyle çişinin?

Nisan 11, 2008